3 Ocak 2013 Perşembe

büyük ihtimal sabahlamak ve başka başka yüzeysellikler.

bugüne yetiştirmem gereken ödevi inatla yapmamak için çeşitli şeylere başvuruyorum. bari blog yazayım dedim. "burayı günceye dönüştürmek istemiyorum" diye diye günceye dönüştürdüm zaten. hem benim blogum değil mi? allalla.

salı gecesi laptopun üstüne su döktüm. o panik anında ne yapacağımı bilemediğimden birkaç saniye boş boş bakıp ondan sonra havlu almaya koştum, bilgisayarı kapatmayı akıl etmedim tabii. kapatmaya karar verdiğimde iş işten geçmişti. şimdi açılmıyor bilgisayar. eskiden babama ait olan, yüzüne tükürsen mavi ekran veren iğrenç bir laptoptu, ama kullanıyordum en azından. içindeki bütün müziklerim ve bugüne yetiştirmem gereken bir başka ödevim yok oldu. büyük ihtimal geri getirilebilir ama şu anda uğraşamayacağım. anlayacağınız 2013'e süper başladım. materyalist bir insan olmamaya çalışıyorum ama bu, etrafımdaki materyallerin bozulmasını gerektirmiyor, değil mi sevgili hayat?

giderek daha kötümser ve bunaltıcı bir insan olmaya başladığımı hissediyorum. hani "naber?" diye sorduğunuzda sürekli başına gelen kötü şeylerden bahseden bir insan. böyle olan tanıdığım birkaç insan var, sürekli onların söyledikleri şeylere olumlu cevaplar vermek zorunda hissediyorum kendimi. sizler de yaşamışsınızdır. böyle bir insana dönüşmek istemiyorum, ama zaten konuşkan ya da ilginç biri değilim, başımdan geçenleri anlatıyorum sadece.

kötümser demişken. sigara içen insanların, içmeyenleri görünce duydukları hayranlığı anlamıyorum. sanki ölmesine iki hafta kalmış bir kanser hastasının, karşısındaki adamda yaşayamayacağı hayatı görüp ona imrenmesi gibi. e içme o zaman arkadaşım. gecenin köründe tenha bir sokakta üç kişi üstüne çullanıp ağzına bir tomar malboro mu tıktı? (GENTLEMEN) bizler hayatı mutlu ve huzurlu mu yaşıyoruz? yok öyle bir şey. ben sigaraya başlarsam, bill hicks'in dediği gibi, günde iki çakmak bitiririm.

komedyenlerden de bahsetmişken (bugün konu geçişlerim süper) bu depresifliği yararıma kullanıp louis c.k. tarzı bir komedyenliğe başlayabilirim. zaten seviyorum stand-up komediyi, biraz daha çalışayım.

kasımın ortasında facebook'a sabahlamaktan neden korktuğumu anlamadığımı yazmıştım. nedenini hatırladım: fiziksel olarak çöküyorum. zaten geç yatmak istemesem bile internette aptal şeyler bulup sabah 4'e kadar oturan birisiyim, uyku düzensizliğim yüzünden hastalık derecesinde zayıfım, gözlerimin altı mosmor, (sol gözümün altını sürekli olarak mor gösteren efsanevi damarı saymazsak) çirkinliğime çirkinlik katıyorum. allahtan fotoğraflarımı çeken makinalar ara sıra bozuluyor da facebook'a profil fotoğrafı yapacak düzeyde bir-iki fotoğrafım çıkıyor.

hepinizden özür diliyorum. attention whore'luk yapmak istemiyorum. buraya içimdekileri kusup atmak için yazıyorum. umarım daha mutlu olacağım zamanlar da olacak. sevgiyle, mutlulukla ve huzurla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder