21 Eylül 2018 Cuma

fantastik uyku sayıklamaları volume 22 - rock bottom


Psikolojik olarak kendi ağzıma sıçmak için bazen elimden geleni yapıyormuş gibi hissediyorum.

Kendi kendimi sabote ediyorum.

Çok değil daha iki ay önce daha fazla zamanım ve param olsun diye işimden ayrıldım. Yeni işimi yapabilmek için bir ay boyunca bir kursa gitmem lazımdı. Bu bir aylık kurs boyunca sürekli olarak ders ve ödev hazırlamam gerekti. Kursun çok zor olduğu ve uykusuz gecelere neden olduğu önceden söylenmesine rağmen, derslerimi ve ödevlerimi yapmaya hep bir gece önceden ve uyuyup dinlenmem gereken saatlerde başladım. Oysa ki eve geldikten sonra bir iki saat dinlenip işe başlasaydım daha erken saatlerde derslerimi ve ödevlerimi bitirip daha erken saatlerde uyuyabilirdim. Onun yerine mümkün olduğu kadar çok tembellik yapıp saatlerce Youtube'da alakamın olmadığı videolar izleyerek vaktimi harcamayı tercih ettim. Çünkü çalışmak istemiyordum. Çalıştığım işten ayrılıp bana daha fazla zaman ve para verecek bir işe başlamak kabul ve tercih ettiğim bir şey olmasına rağmen çalışmak istemiyordum ve işimi sürekli zora sokuyordum.

Kursu bitirdim ve artık çalışıyorum, ama hala aynı durumdayım. Yeni işimde de ders hazırlamam gerek ve yine eve gelip 1-2 saat dinlendikten sonra işimi 1-2 saatte bitirebilmek yerine hala daha aptal aptal videolar izleyip blog yazmak gibi aptal aptal işlerle uğraşıyorum. Saat 12 oldu. daha işe başlamadım. 6'da kalkmam gerek.

Evet, bu yolda yürümeyi kendim seçtim, peki neden hala mutlu değilim? Direkt olarak müzikle uğraşmak yerine hala daha başka başka şeyler (hele ki vasfımın olmadığı işler) ile vaktimi harcıyorum? Para lazım, evet. Geçinmem lazım, evet. Peki neden her şey bana zor geliyor? Neden istediklerimi yapacak ya da kariyer konusundaki seçimlerimin arkasında duracak bir iradeye sahip değilim?

Bu depresyon ise bunun çaresi ne?

Değilse, hep böyle zavallı bir insan olarak mı kalacağım?

18 Ocak 2018 Perşembe

meh.


Uzun ve gereksiz yazılarımdan yazmayalı yaklaşık dokuz ay olmuş. Nedenlerinden bir tanesi de artık bana hissettirdikleri şeyin bu olması: gereksizlik.

Facebook arkadaşlarımın çoğunu gerçek hayatta arkadaş olduğum, bir kerelik bir sohbetten daha fazla vakit geçirdiğim, benimkilere benzer düşünce ve duygulara sahip olan insanlardan seçtiğim (normal olan bu diye demiyorum, facebook'u networking aracı için kullanıp 4000'den fazla ne idüğü belirsiz arkadaşa sahip olanlar da var) için burada anlattıklarımı bana hak veren insanlar tarafından onaylanan bir ego mastürbasyonu olarak görmeye başladım. Artık aklımdakileri yazmaya utanır-sıkılır hale geldim (bu yazı da dahil).

Zaten anlattıklarımın çoğu hep aynı kapıya çıkıyor. Yazdıklarım ne değişmesini istediğim şeyleri değiştiriyor, ne de yazdıklarımı okuyanları değiştiriyor.

Yeni şeylerden ziyade belki ileride Facebook'ta vs. yazdığım yazıları kopyalarım.

8 Mart 2017 Çarşamba

uyku sayıklamaları volume 21 - If you're gonna be...



nsanlar hayatta her şeyi belirli nedenlerden dolayı yapar, bu mantık çoğu zaman kültürden kültüre, çoğu zaman da kişiden kişiye göre değişir. Eylemlerimizin bu kadar "değişken" bir temelin üstünde oturması kavramına, aklımızın sağlam olup olmadığı gerçeği de dahildir."

Şu hayatta "kötü" olacaksan bile "kaliteli" olmak zorundasın.

Heteroseksüel bir erkek olup kadın düşmanı olacaksan, "üğeüğe kadınla erkek eşit değildir, kadın kırılgandır/salaktır erkek serttir/akıllıdır" gibi sikimsonik nedenlerden dolayı değil; zaten insanlara şüpheli bakan birisiyken bir de sevdiğin bir kadın tarafından aldatılıp insanlığa karşı güvenini tamamen yitirerek sırf hoşlandığın cinsiyetten diye kadınlara kızıp ne zaman heteroseksüel bir ilişki görsen kadının mutlaka bir pislik yapacağını düşünüp aynı zamanda kadınlara bu gözle bakabildiğin için kendinden nefret etmenin ikilemi içinde kendini yiyip bitirmelisin.

Ya da çocuk tacizcisi gibi olacaksan Michael Jackson gibi olacaksın. "üğüeğüe küçücük çocukların teninin tadına bayılıyorum hüğphğü" diyen bir psikopat olmaktansa, çocukluğundan itibaren bir sirk hayvanı muamelesi görüp kameralar ve şov dünyası içinde büyüyüp bir de psikopat bir baba tarafından şiddetle yetiştirildiği için asla çocukluğunu yaşayamayacak, bunun travması olarak da yetişkinliğinde de çocuk kalacak ve çocuklarla arkadaş olacak, çocuklarla yaptığın şeyleri de tamamen çocukken yapılan şeylerin masumiyetiyle art niyetsiz yapacaksın.

22 Şubat 2017 Çarşamba

İşe 30 dakika kala

"Cehalet mutluluktur" cümlesini şöyle yeniden yaratmak istiyorum:

Hayatınızda istikrara benzer bir şeyin olduğunu ve her şeyin yolunda gittiğini düşünüyorsanız, ya bir şeyi unutuyorsunuz ya da hayat hakkındaki fikirleriniz yanlış demektir.

Bonus: Cehalet mutluluksa, mutluluk da cehalet midir?

21 Ocak 2017 Cumartesi

Blogger ile dalga geçiyorum.


"Türk Yönetmenler Makyaj Videosu Çekseydi" videosunun altına moronun biri "Ertem eğilmez gibi bir yönetmenle mahsun ve sermiyan denen yönetmen parçacıklarını biraraya koyman büyük saygısızlık" (sic) yazmış, sanki videonun amacı Ertem Eğilmez'le dalga geçmek ya da adını lekelemekmiş gibi. Başka hıyarlar da Onedio'da "Atatürk capsleri"nin altına "dalga geçemezsiniz" minvalinde şeyler yazmışlardı.
Gözünüzü seveyim, internete konan her şey, dalga geçme veya aşağılama amacı gütmez. Ben şimdi bu yazıyı yazınca Türkçe harflerle dalga geçmiş mi oluyorum? Rastgele allah yazdım, Tanrıyla dalga mı geçtim?
Bir gram beynin olmadığını anlamak için illa siyaset veya din konuşmaya gerek yokmuş anlaşılan.

9 Ocak 2017 Pazartesi

monday(ne)


Eğer gökbilimci değilseniz veya NASA ve benzeri bir kurumda çalışmıyorsanız, hayatın anlamını asla bulamayacaksınız demektir.

Herkese iyi pazartesiler.

16 Ekim 2016 Pazar

Pazar şekeri


Bugünkü gazetede ünlünün biri "Aşk yaşamam için ille de o kişiyle beraber olmama gerekmez. Ben aşkı tek başıma da yaşarım. Kavuşunca aşk biter zaten" demiş.

Yani sevgili dostlarım, ünlü de olsa gerizekalı gerizekalıdır.

Herkese iyi pazarlar dilerim.