27 Nisan 2010 Salı

the great escape


haftasonu urla'ya kaçalım dedik. umut'ların imba yazlığında mökemmel bir vakit geçirdik. işte o yazlıktan görüntüler:



umut'a ne zamandır arabadaki 2 sene önce yaptığımız yol cd'lerini verecektim. onun yerine yeni bir cd yaptım, kimse beğenmedi (böhü). sanırım yol cd'si işini tamamen abime bırakacağım.

kısa bir yolculuktan sonra eve vardık. çok klişe olacak ama gerçekten şehrin gürültüsünden uzaklaştık. zamanın durduğu o yazlık günleri havasını yakaladık. havuz sezonunun açıldığı haberini almanın sevinciyle çantama mayomu tıkıştırmıştım, 23 nisandan kalma bir neş'eyle gıçıma mayomu giydim ve havuzun yolunu tuttum. tuzlu su havuzuymuş, acayip iyi geldi; kollarımı da biraz esnettim. havuzdan çıkıp kendi makinamla fotoğraflar çekeyim dedim ama bir video ve 4 fotoğraftan sonra yeni taktığım piller bittiği için etkisizleştirildim. umut'un makinasına sarılmadan önce donmamak için banyo yapıp üstümü değiştim.


işte mangal ve onun yılmaz bekçisi umut

bu kadar aç ve şuursuz insanı doyurmak imkansız bir işti. ancak uzun uğraşlar sonucunda ortaya şöyle bir sofra çıktı:


ve bu fotoğrafta görülmeyen binlerce köfte, tavuk ve
nejat işler'i bile komaya sokacak kadar alkol. bu imba masanın sorumluları ise sadece iki gizli kişiydi. fakat fşk müthiş bir gazetecilik ile o kişileri buldu. işte o aşçılar:


heycon bacon ve deuxnice (istihbarat fransızcaydı.)

balkonda acayip bir yemek sefası (camışlar gibi yedim afedersin), ve sonrasında acayip bir muhabbet. sabaha kadar oturup sohbet edebilirdik ama kafam kadar bir yaban arısı, "gecenin bir saati alkol aşırma niyetiyle gençlerin arasıına giren amca" şeklinde aramıza girdi ve hepimiz göt korkusundan içeri kaçtık. bildiğin müslüm gürses'in yaban arısıydı. bi ara koltuklardan birine oturup dinlendi, o derece. o an yatmamız gerektiğini anladık ve evin muhtelif yerlerinde uykuya daldık.

sabah mökemmel bir güne uyandık ve evden çıkmadan önce hızlıca lezzetli bir kahvaltı sofrası hazırladık. evi şöyle bir toparladıktan sonra büyük bir hüzünle şehre geri döndük. izmir'e girer girmez havasının hepimizi rahatsız ettiğine şahit olduk. yine sahte hayatlarımıza geri döndük. almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık, 2. çoğul şahıs kipiyle biten cümlelere sinir olduk? bitsin istedik? ilkokul kompozisyonu tadı verdi be!

neyse, umut'a yine sonsuz teşekkürler. hayatımızda böyle gerçek, güzel ve ilham verici anların hep olması dileğiyle, esen kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder