5 Mayıs 2011 Perşembe

uyku sayıklamaları volume 6


az önce ikinci kez "the sorcerer's apprentice" adlı filmi izledim (allahım özel isimlerde veya ingilizce kelimelerde kesme işareti kullanmaktan nefret ediyorum. lakin "adlı x" "adlı y" kalıbından da nefret ettim. "sorcerer's apprentice adlı film" ne demek lan? öf sıkıldım). evet, bu filmi de beğendim. ikinci bir film olabileceğine dair çok işaret verilmiş. filmimizin kahramanı ile sevgilisinin ikinci filmde yaşayabileceği ilişki hakkında mal mal düşünürken serbest çağrışım yapasım geldi.

ilişkiler hakkında ne kadar düşünüyoruz? daha önemlisi, ilişkiler hakkında nasıl düşünüyoruz? fiziksel görüntünün ötesine bakmaktan herkes bahsediyor. lakin asıl önemli olan şeyin karşındakini olduğu gibi sevmek olduğunu kim biliyor? kim hatırlıyor? sevdiğin kişi senden tamamen farklı ya da onunla anlaşamadığın bir konu olduğunda kim onu değiştirmeyecek ya da gerektiğinde sevdiğinden vazgeçecek kadar cesur? anlaşamayıp, perişan olunduğu halde "onun yanında kalma" pahasına davranışlarını değiştirmek aşk sayılıyorsa, aşk dediğin fiziksel bir inat olmuyor mu? eninde sonunda amaç "ne olursa olsun o'nunla görsel ve fiziksel temas" olmuyor mu? bu, duygusallıktan ve sağduyudan uzak bir şey değil mi?

gevurların "the one" dediği konsept yalan. insanlar "o kişiyi" kaybetmekten değil, kaybettikten sonra yenisini bulamamaktan korkuyorlar. eğer herkese inandırmaya çalıştığımız kadar "duygusallığa, arkadaşlığa, anlaşmaya, iletişime" önem veriyorsak, sevgiliye sülük gibi yapışmayı bırakıp bize göre olmayan insanları hayatımızdan daha kolay çıkarabilmeliyiz. sanırım bu da cinselliğe çok anlam yüklememekle, kadınların onu bir ödül, erkeklerin ise fetih, başarı olarak görmekten vazgeçmesiyle olacak bir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder