9 Mayıs 2010 Pazar

4 günde 4 film


yazmazsam çıldıraciim. geçen kayıt dahil aklımda bir sürü blog fikri var ama bi türlü yazamıyorum. bugün kasarsam belki geceye de bi tane çıkartırım.

evet başlığın da dediği gibi 4 günde 4 film izledim. hatta en sevdiğim organik mahlukatlardan biri olan xenomorph'ların film serisi alien quadrilogy'i izledim.

yaratılmış en iyi kurgusal canlılardandır xenomorph. kabuslara girecek kadar korkunç ve o kadar da mükemmel
facehugger ile başlar, göğüs kafesini yırtarak taşıyıcısından fırlayan ve gelişene kadar kuytu köşelerde saklanan chestburster ile devam eder, kısa bir süre sonra ise tanıdığımız ve sevdiğim(iz) s.k kafalı alien ile biter yaşam döngüsü. "s.k kafalı" tabiri bana ait değil, ilk filmden itibaren beri yaratığın tasarımı çok "cinsel" bulunduğu için dikkat çekmiş, gerek facehugger yumurtasının ağzı vajinaya, gerekse alien kafası penise benzetilmiş. tabi özellikle hıristiyan kesimden korkulmuş. dinci kesimin aklının nerelerde olduğunu bir kez daha kanıtladığı için güldüm geçtim sadece.

dikkayt: buradan sonrası filmleri izlemeyenler için spoiler falan işte öf.

ilk iki film şukela, onlara diyecek laf yok. özellikle serinin ikinci filmi
aliens, içinde düzeyli aksiyon ("aksiyon'un düzeylisi düzeysizi mi olur" diyecek olursanız, düzeysizi için bkz: transporter 1-2-3) ve ileride starcraft üniteleri tarafından kullanılacak replikler barındırdığı için ayrıca seviyorum.

ilk filmden klasik bir sahne.

üçüncü filmin başında ise ikinci filmdeki küçük kız newt, ripley'in yakınlaştığı asker hicks ve iyi android bishop alakasız bir şekilde ölüyor (daha doğrusu senarist tarafından öldürülüyorlar). hiç de öyle şok etkisi yaratmıyor, aksine sinir bozuyor. olay ripley'in iyice ağzına sıçmak, izleyiciye çaresizlik ve keder hissettirmekse daha iyi yapılabilirdi, filmin içinde o karakterler daha mantıklı şekilde ölebilirlerdi. şimdi düşündükçe pek iyi bişey bulamıyorum bu film hakkında. yalnız dog alien fikri güzeldi. bir de ripley'in intihar sahnesi küçüklüğümden beri aklımdan çıkmaz.

bu sahnede de anlamadıysanız zaten...

dördüncü film ise seride o ana kadar geri planda olan bir ögeyi ön plana çıkartıyor: komedi. bunu da sürekli küfreden, ayaktakımı bir paralı asker grubuyla başarıyor. dolayısıyla "fakdisşitbiçmadafakabiçyee" tarzı bir film ortaya çıkıyor. bir korku filmi olarak sakat karakterin ve sinir bozucu küfürbaz herifin ölmemesi ise gayet şaşırtıcı olmuş. üçüncü filmdeki dog alien ne kadar başarılıysa, bu filmde insan alien kırması yaratık ise o kadar başarısız. insanın midesini bulandıram burun tarzı bi organ, emrahvari bakışlar falan... olmamış yani. film ilk ikisiyle kıyaslayınca kötü, ama üçüncüye göre iyi. brad dourif deli doktor rolünde yine başarılı, hep başarılı.

osman diyeceksin, ooos-maaan.

avp filmlerini alien serisinden saymıyorum (predator'lara da ayrı olarak hastayım). alınan haberlere göre ilk filmin yönetmeni ridley scott (2: james cameron, 3: david fincher, 4: jean pierre jeunet) kendi filminin bir prequel'ı için kolları sıvamış. en geç 2012'de çıkacakmış. hadi hayırlısı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder