3 Haziran 2010 Perşembe

prince of persia: the sands of time



olmazsa olmaz film afişi.

özellikle son dönemlerde çekilen aksiyon filmlerini sadece bir kez izledikten sonra yorum yapmak zor oluyor, çünkü fantastik kamera hareketleri yüzünden bir şey anlaşılmıyor, bir anlık dalgınlık nedeniyle konudaki bir gelişmeyi kaçırabiliyorsun falan.

bugün rastgele bir kararla öğlen sinemaya gittim ve prince of persia'yı izledim. oyunları oynamamış biri olarak filmi beğendim diyebilirim. ceri bırakaymır aksiyon filmlerinin altından başarıyla kalkıyor, bu film de bir istisna değil. lakin pirates of the caribbean serisi kadar kaliteli değil, ve bir disney filmi olmasından mütevellit hafif kaçmış.

tıpatıp benzemesi ve aksiyon filmlerine daha yatkın biri olması nedeniyle "neden jared leto oynamamış" diyebilirsiniz ama jake gyllenhaal rolünde başarılı, kendisinin yıldızının daha da parlamasını istiyoruz, takipçisiyiz. vergi karşıtı şeyh'i alfred molina ve pers imparatorluğunun veliahtını coupling'in jeff murdoch'u oynuyormuş (uzaktan karl urban'a benzettim, "yeter artık" diyecektim), eve dönünce öğrendim, dikkat etmemişim. ben kingsley'i ise hemen tanıdım. gandhi'den sonra bu adamın oynadığı güzel bir filmi izleme fırsatım olmadı ama yine de seviyorum kendisini. gandhi kemal olmasın, gandhi ben var. (gerçek ismi "benjamin" midir diye şimdi wikipedia'dan baktım, gerçek ismi Krishna Pandit Bhanji imiş, babası hint asıllıymış. oha diyor ve bir yaşıma daha giriyorum.) prenses rolünde ise gemma arterton adında dünya dışı bir varlık var. quantum of solace'ta oynamış, transformers 3'te çok şükür siktir olup giden megan fox'un yerine oynayabilirmiş, onaylıyorum.
(ikinci filmden isabel lucas da olsun)

ehm- filme dönelim, en son hafif diyorduk, bir disney filmi olduğu için eninde sonunda bir aile filmi, diyaloglar da ona göre hafif. eski zaman korsanları (şimdiki gibi makinalı tüfekle gemi basanlar değil) genel olarak hep "hafif" şekilde resmedildğinden poc serisinde bu durum rahatsız etmiyordu ama prince of persia dünyasında biraz göze batıyor. jake ile gemma'nın karakterleri film boyunca sevişmeyip, bir kere öpüşseler bile aralarında çok yavşak bir cinsel gerilim var, bu daha güzel anlatılabilirdi. yanyanayken hiç prens ve prenses gibi davranmadılar, formaliteden kopup aralarında bir samimiyetin olması filmin başında değil ortalarında ve hatta son çeyreğinde oluşabilirdi, bunu daha güzel anlatan filmler yapıldı, lütfen. bir de hançeri kullananların kendi bedenlerinden kopan hallerinin cgi olduğu çok belli, daha iyi yapılabilirmiş. lakin aksiyon sahneleri başarılı, sayın gyllenhaal kaslarının hakkını vermiş.

ayrıca 300'deki immortal ekibinin nereden geldiklerini anlamış olduk, kendileri esrar çekip suikast yapan haşhaşiler, ki ingilizcedeki "assassin" kelimesi de buradan geliyor (eddie izzard doğru söylüyormuş). her iki film de bu güruhu kendi fikirlerince kullanmışlar.

daha önceki film yorumlarımı desteklercesine diyorum ki; bu film güzel, izlenilir. başka bişey de diyemem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder