to whom i'll never meet.

bir kız varmış.
bir kadın.
pek de uzak olmayan bir şehirde.
sessizmiş. konuşmazmış pek.
dünyalar kadar güzelmiş.
eh, hayatı yalnız geçmemiş.
doğru zamanlarda, yanlış zamanlarda
doğru yerlerde, yanlış yerlerde
ama hep yanlış erkeklerle olmuş.
hep seviyormuş
ama sevilmek istiyormuş.
yalnız kalmak istemediği için
sevdiklerinden vazgeçmiyormuş,
sevilmese bile.
elinde olan bir şey değil,
tanıdığı insanlar hep aynı.
belki inandırmak istediği kadar meraklı olsaydı
etrafına bakar,
başka birini görebilirdi.
onu seven birini.