11 Ekim 2010 Pazartesi

insan

bir konu bulamadığım için hayatımda olup bitenler hakkında birşeyler yazacaktım, lakin 5 kişinin birleşip bir kediye saldırması uzun zamandır aklımda olan bir konuyu yazmamı adeta teşvik etti.

evet, başlıktan da anlaşılacağı üzere, bu konu insan hakkında.

saldırının bu yazıyı yazmada bir itici güç olduğunu anlamış olabilirsiniz, ama benimki anlık bir tepki değil.

genel olarak insan ırkına karşı herhangi bir sempati beslemiyorum.

beslemem için bir neden de yok. tarih boyunca sudan sebeplerle kendine ve yaşadığı gezegene bu kadar zarar veren bir canlı daha yoktur sanırım.

aslında ahlak ve diğer çeşitli insani değerlerinden bahsetmek istemezdim, çünkü bu petitio principii 'ye girer. insanlığımız ve ahlak hakkında söylemeye çalıştığımız bütün iyi şeyler, süpürdüğümüz tozları saklamak için üstüne koyduğumuz bir halı gibi.

güzel bir filmden güzel bir alıntıyla devam edelim:

"i'd like to share a revelation that i've had during my time here. it came to me when i tried to classify your species. and l realized that you're not actually mammals every mammal on this planet instinctively develops an equilibrium with the surrounding environment. but you humans do not. you move to an area and you multiply and multiply until every natural resource is consumed. the only way you can survive is to spread to another area. there is another organismon this planet that follows the same pattern. do you know what it is? a virus. human beings are a disease. a cancer of this planet. you are a plague."

canlılar bulundukları ortama ortam sağlamak ve hayatta kalmak için evrim geçirirler, peki bizim neyimiz farklıydı ki zihinsel bir evrim geçirip düşünür olduk? hatta şöyle sorayım, hayvanların bizden neyi eksik ki onlar zihinlerini bizim gibi kullanmayı başaramadılar? size nedenini söyleyeyim: bana göre bizim geçirdiğimiz evrim hiç de "masum" değil. hayvanlar da düşünüyor, hayvanlar da akıllarını kullanıyor, lakin bizler kolaya kaçmak istiyoruz, tembeliz, açgözlüyüz ve hep daha fazlasını istiyoruz, zihinsel evrimimizi de bu yönde yaptık. koltuktan kalkıp televizyonun düğmesine basmak zor geldiği için uzaktan kumandayı icat etmek gibi bir şey.

aklımda şöyle bir soru var: neden biz yapınca kürtaj oluyor da tavuklar yapınca omlet oluyor? birden bire tavuklardan daha iyi mi oluverdik? bu ne zaman oldu, iyi olmakta tavukları ne zaman geçtik? tavuklardan daha iyi oluşumuzun 6 nedenini sayın.... gördünüz mü, kimse sayamıyor! neden biliyor musunuz? çünkü tavuklar düzgün insanlardır! tavukları uyuşturucu çetelerinde takılırken gördünüz mü? tavukların başka bi herifi bir koltuğa bağlayıp taşaklarına akü bağladığını gördünüz mü? peki tavukların akşam işten dönüp karısını dövdüğünü duyan oldu mu?

- george carlin, 1996

işin bir başka tarafı ise insan ırkının genel olarak bu iğrençliğin farkında olması ve bu gerçeği yüzsüzce unutmaya çalışması. 1 yaşın altındaki bir bebeğe tecavüz edildiğinde veya sadistin biri kediye benzin döküp yaktığında hepimiz insan olmaktan utanıyoruz, insanlardan nefret ediyoruz. ama 5 dakika sonra facebook'ta komik bebek videosu veya yavru bir hayvan resmi gördüğümüzde birden her şeyi unutuyoruz.

benim istediğim sokakta birbirimizin gözüne nefretle bakmak, sağa sola anlamsız girişmek değil (lan, zaten öyle yapıyoruz da, neyse). istediğim, yukarıda yazdıklarımın her zaman farkında olmak, yaşamımızın hiçbir kutsal değeri olmadığının, hiçbirimizin özel, tanrının sevgili kulları olmadığımızın farkında varıp yaşamak.

birçok kişi (kesin olmak gerekirse 2) bu kaydı okurken neşesi yerinde olabilir. hayattan beklentileri ve belirli bir amaçları olabilir. benim de var. lütfen neşenizi kaybetmeyin, etrafınıza bu neşeyi saçmaya devam edin, ama saçmalamayın.

bu yazdıklarımın farkına varmak için lütfen daha fazla kanıta ihtiyaç duymayalım. özellikle bunun gibilerine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder