27 Temmuz 2012 Cuma

one love ve başka fantastik şeyler

selam sevgili fşk okurları (cırcırböceği.mp3). entrimize one love'dan başlayalım.

damien rice ve kimbra'nın geleceğini duyunca gitmemek olmazdı. atladım uçağa gittim istanbul'a.

internette bazı gerizekalıların bu festivali protesto ettiğini görmüştüm. eyüp'te de festival alanına yaklaşırken etraftaki "alkol bütün kötülüklerin anasıdır" pankartları gözden kaçmadı. girişteki kuyrukta beklerken ise alkol satışının olmayacağı haberini aldık. kısa süreli bir alkışlı protestodan sonra damla etraftaki esnaftan birkaç bira almayı başardı ve girişe 5 metre kala nispet yaparcasına bir kutu efesi kafaya dikip içeri girdik.

sonisphere'dan sonra gittiğim adamakıllı ilk festival olduğu için ortamın atmosferinden oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim. sanırım bir kampüs olmasıyla alakalıydı (lakin one love festivalinin bir daha burada yapılacağından şüpheliyim). murat'ın dediğine göre ortam diğer one love'lara göre oldukça sönükmüş. ben şahsen beğendim. hatta bir yerde poi çeviren, akrobatik hareketler yapan vs. elemanlar vardı, festivalin ikinci günü dayanamayıp birkaç ay önce öğrendiğim poi yeteneklerimi sergiledim, benimle ilgilenen hatun bana poi hediye etti (selam yolluyorum buradan kendisine).

festivalin müzik kısmına gelirsek: gerçi birçok güzel şey vardı ama "festivaldeki tek sorunsuz şey müzik" diyip durdum yanımdakilere. neyse ve replikas'ın festivalin ilk gününün ilk konserleri olması ve ezana denk gelmeleri nedeniyle güme gitti (hatta ikinci gün birkaç dakikalığına da olsa değişen konser saatleri nedeniyle ezana göre ayar yapıldığı anlaşıldı.). replikas'tan sonra yuck sahne aldı. "depresif indie brit rock yapıyorlar" diye dalga geçerken son şarkı olarak "rubber" diye post-metal tadında bir şarkı çalarak aklımızı aldılar. eve dönünce albüm versiyonunu dinledim, konserde daha iyi çalmış adamlar, takdir ettim.

hazır süpriz isimlerden bahsederken, hemen ikinci güne geçelim. haklarında hiçbir şey bilmediğim elif çağlar ve selah sue olmak üzere iki tane süper konser izledim (bu cümle oldu mu?). ikisi de çok şirindi.

"az önceki şarkı kendi dilimdeydi, tek bir kelimesini bile anlamadığınızı biliyorum. ve buna
bayılıyorum!"

-selah sue

böylece takip edilmesi gerekenler listeme üç yeni isim eklemiş oldum: yuck, elif çağlar ve selah sue.

gelelim festivalin ana olaylarına: birinci gün yuck'ın performansının bitmesine yakın sahneye doğru yürüyüp önlere doğru sıvışmaya başladık. elemanlar herkese selam verip ekipmanlarını toplamaya başladıktan sonra merakla beklemeye başladık. damien rice sahne arkasında bir görünüyor, bir kayboluyordu. gitarını ve piyanosunu bizzat kendisi tonladı, sahne önünde onu bekleyenlerin çığlıkları eşliğinde. asıl gümbürtü konseri vakti gelip damien anonsla beraber sahneye çıktığında koptu. bütün şarkılarına çığlık çığlığa eşlik edildi (ben dahil). lakin konser sonrasında post ejaculation syndrome tadında bir boşluk yaşadım. acaba bir damien rice konserinde şarkılara ibrahim tatlıses'e eder gibi mi eşlik edilmeliydi? bu konser bizi doyurmadı (cheers darlin' çalınmadı lan!) ve damien rice'ın bir daha geleceği belli, sanırım gelecek konser küçük ve kapalı bir mekanda olacak, hepberaber göreceğiz. ha bu arada, çok gizli olacağız diye sahne arkasına gidip damien'ı beklemeye koyulduk, lakin bizim gibi düşünen başkaları varmış. aç kurtlar gibi sahne arkasının görünmemesine yarayan brandaları yırttılar, o derece. damien da o tarafa yöneldi, ne görebildim ne de konuşabildim.

ruby'nin nakaratı dışında haklarında hiçbirşey bilmediğim kaiser chiefs'e kalmamayı düşünüyordum, lakin iyi ki kalmışım, festivalin en iyi anları sanırım bu konserden çıktı. birincisi, solistin "ne? burada bira satılmıyor mu? ... fuck!" demesi, ikincisi de bir şarkının bitişinde koşarak sahne arkasına gitmesi, elinde birkaç bardak bira ile dönmesi, sahneden inip bardakları seyircilere dağıtması, sonra ise festivalin "vip alanı" efes lounge'un duvarına çıkıp bir şarkıyı oradan söylemesiydi.

benim için ikinci günün en önemli olayı kimbra'ydı. tamam, festivaldeki diğer kadın sanatçıların da müzik aşığı olduklarını söyleyebiliriz ama kimbra'nın müziği en ince ayrıntısına kadar hisseden bir manyak olduğu tartışılmaz. ayrıca, sahnede seks satan mainstream kadın sanatçıların yaptığı tek bir hareketi yapmamasına rağmen tam bir seks bombası. şarkılarına eşlik edilmesine çok sevindi, bis için oldukça uzun süre alkışlasak da geri gelmedi, sanırım "somebody" istememizden korktu.

pulp konserinin de güzel geçtiğinden emin olsam da kalmadım, çünkü istanbul'a gitmiştim, istiklal'e uğrayıp bira içmem lazımdı, canım merve ile bunu başarıyla gerçekleştirdik.

silent disco'ya girmedik ama dışarıdan çok güzel gözüküyordu. millet ellerinde fosforlu çubuklarla çılgınlar gibi dans ediyordu. yere atılmış bir çubuğu görüp sevinçle aldım, lakin kırılmış, şortuma leke yaptı =/

başka fantastik şeyler de yazacaktım ama şimdilik bu kadar. alkol satışı yasaklandığında küplere binmiştim, buraya uzun bir manifesto yazacaktım ama üstünden baya bi zaman geçti, ayrıca bu konuda ne düşündüğümü aşağı yukarı biliyorsunuz zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder