27 Mart 2013 Çarşamba

uyku sayıklamaları volume 15 - ænema

stephen hawking'in kendi belgeselinde bahsettiği teoriye göre, hayatın anlamını kendimiz yaratırız. aslında bu, "hayatın anlamı yoktur" demek gibi bir şey, ama hoşgörüsüz olanlara hoşgörülü davranmak amacıyla yine politically correct davranmış amcamız.

eğer evreni yaratan bir tanrı yoksa, belgeselde anlatıldığı gibi; "yoktan var olabilen protonları" kontrol eden bir tanrı yoksa, bu, büyük ihtimalle protonun yoktan var olmayı seçtiği, yani evrenin var olmayı seçtiği anlamına gelir. bunu makrodan mikroya indirgeyecek olursak, insanlık tarihi boyunca olan her şey, insanlar bunu seçtiği için olmuştur (dış çevrenin etkisi hariç). işte hayatın anlamının olmaması, ya da o anlamı insanın yaratması tam da burada hayal kırıklığı yaratıyor. çünkü insanların çoğu, hayatından memnun değil. hatta insanların çoğu, kendi seçimlerini yapamıyor. insanların seçimleri, başka insanlar tarafından yapılıyor. hatta -ve daha kötüsü- insanların seçimleri, başka insanlar tarafından yıllar önce planlanıyor ve yapılıyor. bunlar, türediğimiz hayvanların içgüdüsel yaşam döngüsünden farklı olan, yapay ve tamamen başka insanların yararı için yaratılmış seçimler. isterseniz buna kurgusal yaklaşıp "the matrix" deyin, isterseniz bunun boku çıkmış hali olan ve son 300 yıldır uygulanan kapitalizm deyin, isterseniz daha eskilere gidip devlet, din, örf ve adetler diyin. insanlar bu yüzden hayatın bir anlamı olsun istiyorlar, çünkü öldükten sonra, bulutların üstünde, toplum ve devlet baskısından uzak; fiziksel, biyolojik ve hukuksal sınırların olmadığı rahat bir hayat yaşamak istiyorlar. tanrının olması ise sindirilebilir, katlanılabilir bir şey, çünkü cennet anlaşmasını zaten sunan o, haliyle orada olacak. lakin sorun değil, cennet huriler ve şaraplarla dolu.

sosyal bir hayvan olarak yaşamaktan doğan kurallarla hiçbir sorunum yok, diğer hayvanlardan ayrılıp homo sapien olarak kendi türümüzü yarattık, kendi kurallarımız da olacaktır, buna da eyvallah. lakin insanlığın çok erken tarihlerinden doğan yanlışlarından günümüze kadar gelince, ortada kökten çözülmesi gereken büyük sorunlar olduğunu biliyoruz. bu sorunların çözümü oldukça radikal bile olabilir, ama artık uygulanması lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder